2012 Vakıfbank Müfettiş Yardımcılığı Personel Alımı Detayları

 TÜRKIYE VAKIFLAR BANKASI T.A.O.
MÜFETTIŞ  YARDIMCILIĞI  GİRİŞ SINAVI BAŞVURU FORMU
T. Vakıflar Bankası T.A.O. Müfettiş  Yardımcılığı  Sınav Broşürü ve Başvuru Formu
Lütfen broşürdeki bilgileri dikkatlice okuduktan sonra sayfanın sonunda yer alan Başvuru Formu linkini tıklayınız.
I-VakıfBank'ı Tanıyalım
II- Teftiş Kurulu'nu Tanıyalım
III- Müfettiş  Yardımcılarının  Staj ve Yükselmelerine Ait Hükümler, Kendilerine Sağlanacak İmkanlar ve Parasal Haklar
IV- Sınava İlişkin Açıklamalar
a) Sınava Katılmak İsteyenlerde Aranılan Şartlar
b) Sınav Tarihi, Yerleri ve Sınavda Adayın Yanında Getirmesi Gereken Belge ve Gereçler
c) Sınav Konuları ve Sınavda Başarı Esasları
1.Sınav Konuları
2.Seçmeli Sınav/Zorunlu Sınav Ayrımı
3.Sınavda Başarı Esası
d) Sınava Başvuru Şekli ve Son Başvuru Tarihi
e) Adaylardan İstenilecek Belge ve Evraklar
f) Yazılı Sınav Sonucunun İlanı, Sınava İtiraz Şekli ve Süresi:
V- Sorularınız İçin
VI- Başvuru Formu
VakıfBank'ı Tanıyalım
VakıfBank, 11 Ocak 1954 tarinde 6219 sayılı özel kanunla ve 50.000.000 TL. sermaye ile anonim ortaklık olarak kurulmuştur. 13 Nisan 1954 tarihinde faaliyete geçen Bankamızın bugünkü kayıtlı sermayesi 2,5 Milyar TL.dir.
Bankamız sermayesinin; %25.20'si, Kasım'2005 tarihinde halka arz edilmiş İMKB-30’da işlem görmekte olup, kalan sermayenin % 43'ü Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde mazbut vakıflara, % 15.64'ü mülhak vakıflara, % 16.10'u mensuplarının üyesi olduğu Bankamız Emekli Sandığı Vakfı'na ve kalanı ise diğer hakiki ve hükmi şahıslara aittir.
Bankamız'ın Genel Müdürlüğü İstanbul'dadır. Yurt genelinde (16) Bölge Müdürlüğümüz bulunmaktadır.
2012/Eylül sonu itibariyle; aktif büyüklüğü 98,2 Milyar TL., mevduat hacmi 64,0 Milyar TL., kredi hacmi 64,1 Milyar TL., öz kaynakları 11 Milyar TL. düzeyine ulaşmıştır.
Halen 13.223 çalışanı, yurt içine yayılmış 738 şubesi, yurtdışında hizmet veren 3 şubesi ve 31.10.2012 tarihi itibariyle 2647 adet ATM'si mevcuttur.
Başa Dön
Teftiş Kurulu'nu Tanıyalım
Bankamız Teftiş Kurulu Başkanlığı; doğrudan Yönetim Kurulu'muza bağlı olup, Yönetim Kurulu adına banka teşkilatında ve Bankanın denetimi altındaki kuruluş ve şirketlerde teftiş, inceleme, soruşturma ve her türlü araştırma yapma görev ve yetkisine sahiptir.
Müfettişler, talimatları Yönetim Kurulu adına Teftiş Kurulu Başkanı'ndan alırlar.
Kurul, halen 1 Başkan, 4 Başkan Yardımcısı, 171 Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı ile Büro personelinden oluşmaktadır.
Teftiş Kurulu üyelerinin ikamet ve görev (Bölge) merkezleri Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ihtiyaçlar dikkate alınarak, Ankara, İstanbul ve İzmir olarak belirlenir. Ancak, kurula yeni atanacak Kurul Üyeleri'nin Bölge Merkezleri İstanbul olarak belirlenecektir.
Bankamızda, teftiş uygulaması; olağanüstü durumlar hariç olmak üzere, Kasım-Nisan döneminde bölge merkezlerini (Ankara, İstanbul ve İzmir), Mayıs-Ekim döneminde ise diğer il ve ilçeleri kapsayacak şekilde gerçekleştirilmektedir.
Başa Dön
Müfettiş Yardımcılarının Staj ve Yükselmelerine Ait Hükümler, Kendilerine Sağlanacak İmkanlar ve Parasal Haklar
Müfettiş Yardımcıları teftiş konularında 5 yıllık azami staj süresi geçirirler. Bu staj süresinin ilk 1,5 yılı Müfettiş refakatinde geçirilir. Bu sürenin sonunda başarılı tezkiye alan Müfettiş Yardımcılarına, re'sen, teftiş, soruşturma ve inceleme yapmak için yetki verilir. 5 yıllık staj süresi sonunda yeterli düzeye eriştiği anlaşılan Müfettiş Yardımcıları yeterlilik sınavına tabi tutulur, yeterlilik sınavında başarılı olanlar Müfettişliğe atanır.
Müfettiş unvanını kazananlar, mesleki bilgilerini artırmak ve bankacılık konusunda incelemelerde bulunmak üzere bir süreliğine yabancı ülkelere gönderilebilirler. Ancak, Müfettişlerin gidecekleri ülkenin dilini bilmeleri gerekir.
Müfettişlere, işlerinde kullanılmak üzere Dizüstü Bilgisayar tahsis edilir.
Teftiş Kurulu Üyeleri ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri Sağlık Yönetmeliğimiz hükümleri çerçevesinde özel ve resmi sağlık kuruluşlarında tedavilerini yaptırabilirler. Müfettişlerimiz, banka mevzuatı doğrultusunda personelimizin yararlandığı diğer tüm imkanlardan yararlanırlar.
Bankamızda tüm parasal haklar günün ekonomik koşullarına göre ayarlanmaktadır. Bankamızda en son göreve başlayan bir Müfettiş Yardımcısı'nın parasal hakları aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır.
Aylık Ücret Brüt 2.350,00 TL
Yevmiye İstanbul Bölge Mrk. 80,00 TL
(Günlük Brüt) Ankara ve İzmir Böl.Mrk. 60,00 TL
Bölge Merkezi Dışında 125,00 TL
Özel Uzman Tazminatı Aylık Brüt 425,00 TL
Diğer Tazminatlar İstanbul 500,00 TL
Ankara ve İzmir 215,00 TL
Otel Ücreti Bankamız misafirhanesi bulunmayan yerlerde günün ekonomik koşulları gözetilerek, fatura karşılığı ödenmektedir.
Yabancı Dil Tazminatı Bankamız Yabancı Dil Yönetmeliği hükümlerine göre ödenir. Halen ödenmekte olan tazminat tutarı;
C Seviyesi B Seviyesi A Seviyesi
İngilizce 400,00 TL 500,00 TL 800,00 TL
Almanca,Fransızca ve Arapça 300,00 TL 350,00 TL 500,00 TL
İkramiye Yıllık Brüt 4 maaş
Temettü (Kar Payı) Ana sözleşme gereğince yılda bir kere azami üç maaş tutarında ödeme yapılabilir.
Zorunlu Konular Seçmeli Konular
Aktüerya, Bankacılık, Bankacılık ve Finans, Bankacılık ve Finansman, Bankacılık ve Sigortacılık, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Ekonometri, Ekonomi(İktisat), Ekonomi ve Finans, Ekonomi-Yönetim Bilimleri, Finans, İşletme, İşletme Bilgi Yönetimi, İşletme-Ekonomi, Kamu Yönetimi, Küresel ve Uluslararası İlişkiler, Maliye, Muhasebe, Muhasebe Bilgi Sistemleri, Muhasabe Sigortacılık ve Risk Yönetimi, Muhasebe ve Denetim, Muhasebe ve Finans Yönetimi, Muhasebe ve Finansal Yönetim, Muhasebe ve Finansman, Risk Yönetimi, Sermaye Piyasası, Sigortacılık, Sigortacılık ve Risk Yönetimi, Siyaset Bilimi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Finans, Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği, Uluslararası İşletme, Uluslararası İşletme Yönetimi, Uluslararası İşletmecilik, Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret, Uluslararası Ticaret, Uluslararası Ticaret ve Finansman, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Hukuk ve Ekonomi Muhasebe veya Maliye
Hukuk Fakültesi Hukuk Ekonomi Muhasebe veya Maliye
Endüstri, Endüstri Sistemleri ve İşletme Mühendisleri ile Yüksek Lisans Yapmış (Ekonomi, İşletme veya Finans) olmak şartıyla Aktüerya Bilimleri, Elektrik Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Elektronik Mühendisliği, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, İstatistik, İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri, Makine Mühendisliği, Makine ve İmalat Mühendisliği, Matematik, Matematik Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği, Sistem Mühendisliği Ekonomi Mühendislik Muhasebe veya Maliye
Bilgisayar Mühendisliği, Bilişim Sistemleri Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği Mühendislik Bilgisayar 1 Yok
Yönetim Bilişim Sistemleri Ekonomi Bilgisayar 2 Muhasebe veya Maliye
Bilim sınav konuları ise yukarıdaki tabloda belirtilen şekliyle, zorunlu ve/veya seçmeli olacaktır . (Aday kendisine tanınan seçmeli sınav konusundan sadece bir tanesini seçecektir. Adayın; seçmesi gereken sınav konusunu seçmemesi ya da yanlış bir konu seçmesi halinde, adayın seçmeli sınav konusu Bankaca re'sen belirlenecektir.)
3.
Sınavda Başarı Esası
Yazılı sınav notu 100 üzerinden hesaplanmaktadır.
Baraj 1: Yabancı dil sınav puanı 80’in altında olan adaylar “Müfettiş Yardımcılığı Sınavı”nda başarısız sayılacaktır.
Baraj 2: Genel Yetenek, Zorunlu Konular ile Seçmeli Konu sınavlarının herhangi birinden puanı 50’nin altında olan adaylar “Müfettiş Yardımcılığı Sınavı”nda başarısız sayılacaktır.
Baraj 1 ve Baraj 2’deki şartları sağlayan adayların yabancı dil sınavı hariç diğer sınavlardan aldıkları notların ortalaması alınarak, ortalama sınav puanı en yüksek olan adaydan başlamak üzere;
Bilgisayar Mühendisliği, Bilişim Sistemleri Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Yönetim Bilişim Sistemler bölümlerinden mezun olan ya da mülakat tarihi itibariyle mezun olacak adaylar arasından ilk 15 kişi,
Aktüerya, Bankacılık, Bankacılık ve Finans, Bankacılık ve Finansman, Bankacılık ve Sigortacılık, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Ekonometri, Ekonomi(İktisat), Ekonomi ve Finans, Ekonomi-Yönetim Bilimleri, Finans, İşletme, İşletme Bilgi Yönetimi, İşletme-Ekonomi, Kamu Yönetimi, Küresel ve Uluslararası İlişkiler, Maliye, Muhasebe, Muhasebe Bilgi Sistemleri, Muhasabe Sigortacılık ve Risk Yönetimi, Muhasebe ve Denetim, Muhasebe ve Finans Yönetimi, Muhasebe ve Finansal Yönetim, Muhasebe ve Finansman, Risk Yönetimi, Sermaye Piyasası, Sigortacılık, Sigortacılık ve Risk Yönetimi, Siyaset Bilimi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Finans, Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği, Uluslararası İşletme, Uluslararası İşletme Yönetimi, Uluslararası İşletmecilik, Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret, Uluslararası Ticaret, Uluslararası Ticaret ve Finansman, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik, Hukuk Fakültesi, Endüstri, Endüstri Sistemleri ve İşletme Mühendisleri ile Yüksek Lisans Yapmış (Ekonomi, İşletme veya Finans) olmak şartıyla Aktüerya Bilimleri, Elektrik Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Elektronik Mühendisliği, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, İstatistik, İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri, Makine Mühendisliği, Makine ve İmalat Mühendisliği, Matematik, Matematik Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği, Sistem Mühendisliği bölümlerinden mezun olan ya da mülakat tarihi itibariyle mezun olacak adaylar arasından ilk 100 kişi,
“Müfettiş Yardımcılığı Sınavı”nda başarılı sayılacaktır.
d) Sınava Başvuru Şekli ve Son Başvuru Tarihi
Sınava başvuru;
Adayların, Bankamızın "www.vakifbank.com.tr" adresinde yer alan "Sınav Başvuru Formu"nu on-line erişim suretiyle doldurmadan önce şubelerimizden 70 TL sınav giriş ücretini yatırmaları, daha sonra formu doldurmaları; formun çıktısını alarak ilgili bölüme son 6 ay içinde çekilmiş vesikalık fotoğraf yapıştırıp imzalamaları ve 2 nüsha olarak ekinde istenilen belgelerle birlikte göndermeleri gerekmektedir. On-line basvuru yapılmadan önce sınav giriş ücreti'nin (70 TL) yatırılmış olması gerekmektedir, aksi halde başvuru gerçekleştirilemeyecektir.
Sınav başvuruları internet aracılığı ile yapılacak olup Adaylar, internet üzerinden doldurdukları formun çıktısını alarak fotoğraf yapıştırıp imzaladıktan sonra (2 nüsha), sınav giriş ücretinin yatırıldığına dair dekontun bir nüshası, başvuru sırasında beyan edildiyse KPDS, TOEFL IBT, TOEFL PBT, IELTS, Delf/Dalf, ZDfB, GZ, DSD Stufe I-II, TELC Deutsch GMBH, ZMP, PWD, DSH, TestDaF, GDS, KDS, ZOP sınav sonuç belgesi ile birlikte en geç 14.12.2012 tarihinde Başkanlıkta olacak şekilde, şahsen, elden veya posta yoluyla;
T.Vakıflar Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı Levent Mh. Hacı Adil Yolu Çayır Çimen Sk. No:2 Kat: 5 1.Levent Beşiktaş/İstanbul
Adresine göndereceklerdir. Postayla yapılacak başvuruların kargo, taahhütlü, iadeli taahhütlü, acele posta servisi gibi yollarla yapılması zorunludur. Postadaki gecikmeler ve son başvuru tarihinden sonra Bankamız kayıtlarına geçen başvurular ile eksik belge ve bilgiyle yapılan başvurular dikkate alınmayacaktır.
26 Ocak 2013 (Cumartesi) günü yapılacak olan Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavına başvuran adaylardan katkı bedeli olarak 70.-TL sınav ücreti tahsil edilecektir. Sınav ücreti 26.11.2012 Pazartesi günü saat: 10:00’dan 14.12.2012 Cuma günü saat 17:00’ye kadar T.Vakıflar Bankası T.A.O. Şubelerinden, adayın TC Kimlik Numarası, Adı ve Soyadı ile ev veya cep telefonu bilgileri verilerek yatırılacaktır.2 nüsha Dekont alınacaktır. EFT Kabul edilmeyecektir.
Sınava başvuran adaylar içerisinde başvurusu uygun görülmeyen veya başvuru koşullarını taşımadığı halde sınav ücretini yatıran adaylar ile birden fazla sınav ücreti yatıran adayların yatırdıkları ücret iade edilecektir.
e) Adaylardan İstenilecek Belge ve Evraklar
Sınava başvuru ve yazılı sınav aşamasında adaylardan Fotoğraflı Başvuru Formu, Dekont ve başvuru sırasında beyan edildiyse KPDS, TOEFL IBT, TOEFL PBT, IELTS, Delf/Dalf, ZDfB, GZ, DSD Stufe I-II, TELC Deutsch GMBH, ZMP, PWD, DSH, TestDaF, GDS, KDS, ZOP sınav sonuç belgesi haricinde bir belge ya da evrak talep edilmeyecek olup, adayın internetten yaptığı başvuru sırasında doldurduğu, "Sınav Başvuru Formu" nda belirttiği bilgilerin (T.C. vatandaşlık no, mezuniyet durumu vb.) doğruluğu bankamızca teyit edilecektir.
Yazılı sınavı kazanan adaylardan, sözlü sınav öncesi veya sonrasında;
-
Nüfus Cüzdanı, Üniversite diploması veya geçici mezuniyet belgesi, Yüksek Lisans bitirme Belgesi ve yabancı üniversitelerden mezun olan adaylar için YÖK'ten onaylı denklik belgesinin noter tasdikli suretleri,
-
Sabıkasızlık belgesi, askerlik terhis veya tecil belgesi, bankaca kabul edilen tam teşekküllü bir hastaneden alınmış sağlık kurulu raporu ve ikametgah ilmuhaberinin aslı ya da noter tasdikli suretleri,
-
6 adet vesikalık fotoğraf,
talep edilecektir.
DİKKAT, ÖNEMLİDİR
Yukarıda belirtilen belgelerden bir veya bir kaçının, istenilen süre içerisinde bankamıza ibraz edilememesi ya da ibraz edilen belgelerin içeriği ile adayın sınava başvururken doldurduğu "Sınav Başvuru Formu"nda belirttiği bilgiler arasında, çelişki, yanlış ya da yalan beyanların bulunması halinde, adayın; sınavı kazanmış dahi olsa, kazanmamış sayılacağı, sınavla ilgili herhangi bir hak iddia edemeyeceği, çelişkili, yanlış/yalan beyanda bulunan aday hakkında, Bankanın adli mercilere başvurma ve sınavın aday başına düşen maliyetini talep etme hakkının saklı bulunduğu, bu hususların, sınava başvuran her aday tarafından, başlangıçta ve kayıtsız, şartsız kabul ve taahhüt edilmiş sayılacağı önemle bilinmelidir.
f) Yazılı Sınav Sonucunun İlanı, Sınava İtiraz Şekli ve Süresi
Yazılı sınav sonuçları, sınavın yapılmasını müteakip en geç 30 gün içerisinde "www.vakifbank.com.tr" adresinde yayınlanacaktır. (Sınav sonucunun, söz konusu 30 günlük süre içerisinde yayınlanamaması halinde, yayınlanması planlanan yeni tarih, yine Bankamızın yukarıda belirtilen internet sitesinde, adaylara duyurulacaktır.)
Yazılı sınavı kazanan adayların başvuru formunda belirtikleri iletişim adreslerine, sınav sonucu ve sözlü sınava ilişkin gerekli tebligatlar postalanacaktır.
Yazılı sınavı kazanamayan adaylara ise her hangi bir bildirim yapılmayacaktır.
Adayların sınav sonucuna ilişkin itirazlarını, sınav sonuçlarının internet sitemizden yayınlandığı tarihten itibaren en geç 15 gün içerisinde Bankamız Teftiş Kurulu Başkanlığı'na yazılı olarak yapmaları gerekmektedir. Bu süreden sonra veya sözlü olarak yapılan itirazlar dikkate alınmayacaktır.
Sorularınız İçin
Telefon
(0212) 316 76 35 - 316 76 36
E-Posta
teftis.sinav@vakifbank.com.tr
Read more

Ayak ve Tırnak Mantar Hastalığını Nasıl Önleyebilirim


Ayak ve Tırnak Mantar Hastalığını Nasıl Önleyebilirim
• El ve ayakları, özellikle de parmak aralarını sürekli temiz ve kuru tutmak için çaba gösterin,
• Sentetik ya da yün çoraplar yerine %100 pamuklu çorap giyin, çoraplarınızı sık sık değiştirin ve yıkayın,
• Ayakkabı, terlik, havlu ve bornozlarınızı kimseyle ortak kullanmayın,
• Ortaklaşa kullanılan duş ve soyunma odalarında çıplak ayakla dolaşmayın, terlik giyin


Ayrıca bu ilaçları kullanarak mantarınızı yok edebilirsiniz.
Terbisil Kremi her akşam 1 kere bölgeye sürün
Nibulen losyonu her sabah 1 kere sürün
bu işlemi 1 ay boyunca yapın mantarlardan kurtulabilirsiniz, yine geçmezse agızdan ilaç almanız gerekebilir.
-Doktorunuza başvurun


Read more

İş Bankası 16 Aralık 2012 Memur Alımı Sınavı



İş Bankası 16 Aralık 2012 tarihinde yapacağı sınav ile bölgesel memur alımı yapacak. Başvuru için son tarih 7 Aralıktır.  
 16 ARALIK 2012 BÖLGESEL MEMUR ALIM SINAVLARI
Bankamızın Adana, Antalya, Bursa ve Kayseri Bölgelerindeki ihtiyaçları doğrultusunda, Memur olarak görevlendirilecek çalışma arkadaşlarımızı seçmek üzere, 16 Aralık 2012 Pazar günü Memur Alım Sınavı düzenlenecektir. Sınava başvurular 07 Aralık 2012 Cuma günü saat 09:00’a kadar kabul edilecektir.
  • Memur alım süreci
  • Başvuru
  • Genel Yetenek Testi
  • Mülakat
  • Belge hazırlama
İş Bankası Memur Alımı Başvuru:
Sınava başvurular 7 Aralık 2012 Cuma günü saat 09:00’a kadar sadece ik.isbank.com.tr adresinde yer alan İş Başvuru Formu üzerinden yapılabilecektir. Şubelerimiz veya Genel  Müdürlük birimlerimiz aracılığıyla sınav başvurusunda bulunmak mümkün değildir. İş Başvuru Formu eksiksiz olarak doldurulduktan sonra, formun “Sınava Başvur” bölümü aracılığı ile sınav başvurusu yapılması gerekmektedir. Sistem, sadece aşağıda yer verilen başvuru koşullarını taşıyan adayların başvurusuna imkan vermektedir. Bu nedenle başvuru  yapmak isteyen adayların öncelikle bu koşullara uygunluklarını kontrol etmeleri yararlı olacaktır. Sınava başvuruda bulunan adaylardan sadece uygun bulunanlara sınav daveti gönderilecektir. Sınav sürecinde adaylarımızla sağlıklı biçimde iletişime geçilebilmesi için başta e-posta adresi olmak üzere iletişim bilgilerinin güncel tutulması önem taşımaktadır. Başvuru yaparken kendileri hakkında gerçek dışı bilgiler veren adaylar, söz konusu durumun alım sürecinin hangi aşamasında fark edildiğine bakılmaksızın süreç dışında bırakılacaklardır.
Sınav Yöntemi : Sınavın ilk aşaması Genel Yetenek Testi’dir. Genel Yetenek Testi sonucunda uygun bulunan adaylar sınavın diğer aşamalarına davet edilecektir.
Sınav Yeri :Sınavın Genel Yetenek Testi aşaması; ADANA, ANTALYA, BURSA ve KAYSERİ illerinde gerçekleştirilecektir (Mülakat aşamasının gerçekleştirileceği yerler yazılı aşamada başarılı olan adaylara daha sonra bildirilecektir). Sınav yerleri ile ilgili bilgi 12 Aralık 2012 tarihinden itibaren Başvuru Durum Takip alanından duyurulacaktır
Sınav Tarihi : Sınav 16 Aralık 2012 Pazar günü yapılacaktır.
Sınav Davetleri : Sınav ile ilgili tüm davet ve duyurular 12 Aralık 2012 Çarşamba gününden itibaren İş Başvuru Formunda yer alan Başvuru Durum Takip alanından yapılacaktır. Bu tarihten itibaren Başvuru Durum Takip alanının kontrol edilmesi önem taşımaktadır.
Başvuru Koşulları
  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
  • 16.12.1982 ve sonrasında doğmuş olmak
  • Kamu haklarından yoksun bulunmamak
  • Affa uğranmış olunsa dahi, herhangi bir suçtan dolayı hapis cezasına hüküm
    giymemiş olmak
  • Herhangi bir kurum ya da kuruluşa karşı zorunlu hizmet yükümlülüğü taşımamak
  • Erkek adaylar için eylemli askerlik görevini tamamlamış olmak ya da en erken 31
    Mart 2014 tarihine kadar tecilli ya da muaf olmak,
  • Sağlık durumu Türkiye’nin her yerinde görev yapmaya elverişli olmak, (İşe alım
    aşamasında tam teşekküllü Devlet Hastanesinden alınacak Sağlık Kurulu Raporu ile
    belgelenecektir.)
  • Bankamızın daha önce düzenlediği Memur, Operasyon Elemanı, Operasyon Destek
    Elemanı ve Çağrı Merkezi sınavlarından herhangi birinin mülakat veya değerlendirme
    merkezi aşamasında başarısız sayılmamış olmak
  • Üniversitelerin, 4 yıllık eğitim veren aşağıdaki bölümlerinden mezun olmak
    (Aşağıda belirtilen ilgili bölümlerin yetkili makamlarca tanınmış, yabancı
    ülkelerdeki eşitlerinden mezun olup bu durumu belgeleyebilen adayların da
    başvuruları kabul edilmektedir.)
Read more

Acem Diyarı Neresidir?


Acem Diyarı Nerededir
Acem tabiri Arapça'da Arap'a nispetle yabancı, gayri Arap anlamındadır. Acem kelimesi İslamiyet öncesi fetihler sırasında Araplarca hususi olarak İranlılar için kullanılmıştır. İranlılar, İran ve ötesi için bu tabiri kullanmışlardır. Osmanlılar Arap geleneğine uyarak İran ve ötesini tarif için Acem tabiri kullanmışlardır. Ancak, bundan dolayı Acem tabiri vasıtasıyla Türkistan'ı, Fars/İran coğrafi alanına dahil etmek mümkün değildir. Tarihî realite olarak Türkistan'ın İran coğrafyasından ayrı olduğu malûmdur ve hem Arapların hem de Osmanlıların kullandıkları Acem tabiri İran ve ötesi manasındadır.

Osmanlılarda XV-XVII. yüzyıllarda, Acemistan, Bilâd-ı Acem veya Vilâyet-i Acem tabirlerinden kastedilen coğrafî mekan ise sadece bugünkü İran'ı değil Horasan'ı ve bütün Türkistan'ı da içine almaktadır. Kaynaklarda Osmanlı ülkesine gelen pek çok alim için "Acemli olup", "Acem'den geldi" gibi kayıtlar bulunmaktadır. Yine Osmanlı ülkesinden bir çok talebenin ilim tahsili için "Diyar-ı Acem'e gitti", "Bilâd-ı Acem'e varıp", "Acem'de tahsil görüp" gibi ifadeler ile Acem'e gittiği belirtilenlerin kesin olarak Türkistan'a mı yoksa İran'a mı gittikleri anlaşılamamaktadır.

Genel olarak "Acem'e gitti" veya "geldi" tarzındaki ifadelere dayanarak İran coğrafyasının kastedildiğine karar vermek yanlış olacaktır. XVIII. asrın ilk yarısına kadar Osmanlı kaynaklarında Acem veya Acemistan gibi tabirler ile karşılaşıldığında, o dönem için bu coğrafî tabirin bugünkü İran'dan daha geniş bir manası olduğu dikkate alınmalı, şahısların bulunduğu, gittiği, geldiği veya herhangi bir olayın vuku bulduğu durumlarda, ancak ilgili şehirler tespit edilerek, Acem tabiri ile İran'ın mı, yoksa Türkistan'daki coğrafî bir bölgenin mi kasdedildiğine karar verilmelidir. Aksi halde, günümüzdeki anlayışa göre Acem tabiri ile İran'ın kastedildiği hükmü verilirse, bundan dolayı pek çok yanlışa düşüleceği muhakkaktır.

Kaynak; tr.wikipedia.org
Read more

Firuze Hatun'un Dövmesinin Anlamı Nedir? Acem Diyarında Safevi Hanedanının Alameti İşareti Nedir?


Firuze Hatun'un Dövmesinin Anlamı Acem Diyarında Safevi Hanedanının Alameti İşareti,  Safevi Hanedanının İşareti, Safevi Hanedanının İşareti, Safevi Devletinin Alameti İşareti, Firuze Hatun'un Dövme İşaretinin Anlamı Nedir. 

Firuze Hatun'un Dövmesinin Anlamı: Acem Diyarında Safevi Hanedanının Alameti İşareti 
Muhteşem Yüzyıl dizisinde Firuze Hatun'un hiç kimsenin bilmediği sırrı ortaya çıkıyor. Attan düşerek bayılan Firuze Hatun'un boynundaki dövmeyi Rüstem Paşa görüyor. Rüstem Paşa, dövmenin ne anlama geldiğini  de öğrenerek Hürrem Sultan'a söylüyor.

Rüştem Paşa, Firuze Hatun'un boynundaki dövmenin anlamının "Acem diyarında Safevi hanedanının alameti (işareti)" olduğunu ortaya çıkarıyor.

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde Osmanlı İmparatorluğu-Safevi İlişkileri  
Safeviler-Safevi Hanedanı 
Safeviler,(1501-1736) yaklaşık 400 yıldır parçalanmış durumdaki İran'ı birleştirmiş ve Şiilik'i resmi mezhep yapmışlardır. Saf evi adı, hanedanın kurucusu Şah İsmail'in atası Şeyh Safiyeddin'den (1252-1334) gelir. Şeyh Safiyeddin'in kurduğu Safeviye tarikatı özellikle Batı İran'da ve Azerbaycan'da yayılmıştı.
Safeviler'in Anadolu'da yıllardan beri sürdürdükleri propaganda etkinliği Osmanlı Devleti'ni tedirgin ediyordu. 1512'de padişah olan Yavuz Sultan Selim bu eylemlere son vermek ve doğu sınırını güvence altına almak amacıyla 1514'te sefere çıktı. İki taraf arasında Çaldıran'da yapılan savaşta Şah İsmail ağır bir yenilgiye uğradı. Yavuz Sultan Selim Safeviler'in başkenti Tebriz'e kadar ilerledi. Safeviler batıdaki topraklarının bir bölümünü Osmanlılar'a bırakmak zorunda kaldılar. Bu topraklar 200 yıldan fazla süren Osmanlı-İran savaşları boyunca sık sık el değiştirdi.

Tebriz'in Osmanlılar'ın eline geçmesi üzerine İsfahan'ı başkent edinen Şah İsmail bundan sonra Gürcistan'a küçük çaplı seferler düzenledi, doğudaki Özbekler'le savaştı. Bir yandan da devlet örgütlenmesini geliştirip güçlendirmeye çalıştı.

Kanuni Sultan Süleyman Safevilerle İlişkileri
Şah İsmail'in 1524'te ölmesinden sonra başa geçen oğlu I. Tahmasp döneminde de Safeviler, Osmanlılar ve Özbekler'le savaştılar. Kanuni Sultan Süleyman 1535'te Bağdat'ı Safeviler'den aldı. Irak'ın tümü ve Azerbaycan'ın bir bölümü daha Osmanlılar'ın eline geçti. Ama sınırdaki çatışmalar aralıklarla sürüp gitti.

Tahmasp, kendisine başkaldıran kardeşi Elkas Mirza'nın Osmanlı Devleti'ne sığınması üzerine Doğu Anadolu'ya girince Kanuni Sultan Süleyman 1548'de yeniden İran'a sefere çıktı. Tahmasp' in birliklerini yenerek Tebriz'e kadar ilerledi. Elkas Mirza da Osmanlılar'in desteğiyle Bağdat'tan harekete geçerek Hemedan, Kaşan ve İsfahan'ı yağmaladı. Ama Osmanlı ordusunun geri dönmesinden sonra Tahmasp yeniden Doğu Anadolu'ya saldırarak Ahlat'a kadar ilerledi. Bu gelişme üzerine Kanuni Sultan Süleyman 1553'te üçüncü kez İran'a sefere çıktı. Revan, Nahcivan ve Karabağ'ı ele geçirerek geri döndü.

Osmanlılar karşısında birbiri ardınca uğradığı yenilgiler üzerine Tahmasp barış önerisinde bulundu. 1555'te imzalanan Amasya Antlaşması ile Safeviler Azerbaycan ve Irak'taki Osmanlı egemenliğini kabul ettiler. Tahmasp hükümdarlığının sonuna kadar bu antlaşmayı bozmadı. 
Read more

Lenka - Everything At Once [ Türkçe Çeviri ]



As sly as a fox, as strong as an ox
Bir tilki kadar sinsi, bir öküz kadar güçlü
As fast as a hare, as brave as a bear
Bir tavşan kadar hızlı, bir ayı kadar cesur
As free as a bird, as neat as a word
Bir kuş kadar özgür, bir kelime kadar muntazam
As quiet as a mouse, as big as a house
Bir fare kadar sessiz, bir ev kadar büyük

All I wanna be, all I wanna be, oh
Tüm olmak istediğim, tüm olmak istediğim
All I wanna be is everything
Tüm olmak istediğim şey her şey

As mean as a wolf, as sharp as a tooth 
Bir kurt kadar huysuz, bir diş kadar keskin
As deep as a bite, as dark as the night
Bir ısırık kadar derin, gece kadar karanlık
As sweet as a song, as right as a wrong
Bir şarkı kadar tatlı, yanlış kadar doğru
As long as a road, as ugly as a toad
Bir cadde kadar uzun, bir kurbağa kadar çirkin

As pretty as a picture hanging from a fixture
Bir yerde asılı bir tablo kadar hoş
Strong like a family, strong as I wanna be
Bir aile kadar güçlü, olmak istediğim kadar güçlü
Bright as day, as light as play
Gün kadar parlak, oyun kadar hafif
As hard as nails, as grand as a whale
Tırnaklar kadar sert, balina kadar büyük

All I wanna be oh, all I wanna be, oh
Tüm olmak istediğim oh, tüm olmak istediğim, oh
All I wanna be is everything
Tüm olmak istediğim şey her şey
Everything at once
Bir defada her şey
Everything at once, oh
Bir defada her şey
Everything at once
Bir defada her şey

As warm as the sun, as silly as fun
Güneş kadar sıcak, alay kadar aptalca
As cool as a tree, as scary as the sea
Bir ağaç kadar soğuk, deniz kadar korkunç
As hot as fire, cold as ice
Ateş kadar sıcak, buz kadar soğuk
Sweet as sugar and everything nice
Şeker kadar tatlı ve her şey güzel

As old as time, as straight as a line
Zaman kadar eski, bir çizgi kadar düz
As royal as a queen, as buzzed as a bee
Bir kraliçe kadar asil, bir arı kadar vızıltılı
Stealth as a tiger, smooth as a glider
Bir kaplan kadar gizli, bir planör kadar akıcı
Pure as a melody, pure as I wanna be
Bir melodi kadar saf, olmak istediğim kadar saf

All I wanna be oh, all I wanna be, oh
Tüm olmak istediğim oh, tüm olmak istediğim,oh
All I wanna be is everything
Tüm olmak istediğim şey her şey
Everything at once
Bir defada her şey 

Çeviren : Melissa Gülhan
Kaynak; http://www.sarkicevirileri.com/37328-Lenka-Everything-At-Once-ceviri.html

Read more

Antalya 200 Lise Ögrencisinin Kavgasını İzle

Antalya'da iki Anadolu lisesinin basketbol takımları arasında yapılan müsabaka sonrası öğrenciler birbirine girdi. Kızlı erkekli yaklaşık 200 öğrencinin Antalya Büyükşehir Belediyesi önünde yaptığı meydan savaşı, saniye saniye görüntülendi.

 
Read more

2013 İŞKUR Yeni Personel Alımı Detayları, Başvurusu


İŞKUR'dan istihdamda müthiş hedef
İŞKUR yıl sonunda istihdam hedefini 450 bine çıkarmayı amaçlıyor
Bu yıl Ocak-Ekim döneminde 423 bin kişiyi işe yerleştiren kurum, yıl sonunda bu sayısı 450 bine çıkarmayı hedefliyor.
İŞKUR, Ocak-Ekim döneminde kayıtlı 2 milyon 204 bin işsizden, 423 binini işe yerleştirdi. Kurumun yıl sonu hedefi ise 450 bin. İŞKUR’un, başvuru ve işe yerleştirme faaliyetlerine göre, işe yerleştirilenlerin oranı giderek artıyor.
Kurum tarafından 2010′da işe yerleştirilenlerin, kayıtlı işsizlere oranı yüzde 14,5 iken, bu rakam 2011′de ise yüzde 19,7′ye yükseldi. Bu yılın 10 aylık döneminde yüzde 19,2 olarak gerekleşen oranın, yıl sonunda yüzde 21′i geçmesi bekleniyor.
Kurum, bu yıl Ocak-Ekim döneminde kayıtlı 2 milyon 204 bin işsizden, 423 bin 812 kişiyi işe yerleştirdi. Bu yılın 10 aylık döneminde geçen yılki işe yerleştirme oranını aşan İŞKUR, yıl sonunda ise 450 binden fazla kişiye iş bulmayı öngörüyor. 
Read more

Maddenin Halleri Nelerdir? Özellikleri, Konu Anlatımı


Maddenin halleri nelerdir
Maddeler genel olarak katı, sıvı ya da gaz halinde bulunur, ancak Dünya dışında, evrendeki maddenin %99′u plazma (iyonlaşmış gaz) halindedir. Madde, istenildiğinde ortam şartları elverişli hale getirilerek bir halden diğerine dönüştürülebilir.
Basliklara geri don Katı
Maddenin katı hali belirli bir şekle ve hacme sahiptir. Katı maddeyi oluşturan atom ve moleküller yok denecek kadar azdır. Atom ve moleküller arasında bir düzenlilik vardır. Atomlar titreşim hareketi yaparlar. Maddenin en düzenli halidir.
Katı maddeler: Taş, tahta, demir gibi sert ve akışkan olmayan maddelere katı madde denir. Bu maddeler; akışkan özelliğine sahip değillerdir, belli şekilleri vardı ve şekil verilebilir yani şekillendirilebilirler.
Basliklara geri don Sıvı
Maddenin sıvı hali, belirli bir şekle sahip değildir. Sıvılar akışkan olduklarından bulundukları kabın şeklini alır. Sıvı halde atom veya moleküller katılardan daha düzensiz olup tanecikler arası boşluklar katılardan daha fazladır ama sıkıştırlamazlar. Birazcık düzensiz hareket vardır. Ayrıca bulundukları kabın şeklini alırlar ve bir halden başka bir hale girebilirler.
Sıvı maddeler: Su, zeytinyağı gibi akışkan olan maddelere sıvı madde denir. Sıvı maddeler katı maddelerin aksine; akışkandırlar, belli şekilleri yoktur ve bulundukları kabın şeklini alırlar ve ayrıca biçimlendirilemezler.
Basliklara geri don Gaz
Atom veya moleküllerin arasında boşlukların en çok olduğu haldir. Gaz tanecikleri arasında boşluk fazla olduğunda gazlar sıkıştırılabilirler. Gaz tanecikleri düzensiz olarak hareket ederler. Bu hareketleri sırasında gaz molekülleri birbiri ile homojen olarak karışabilirler. Bunların yayılmaları hissedilebilir veya gözle takip edilebilir. Bir odaya damlatılan bir kolonyanın kokusu kısa sürede hissedilirken, bir sigara dumanının yayılması da gözle takip edilebilir. Konuldukları kabı dolduracak şekilde genleşerek kabın şeklini ve hacmini alırlar. Gazlar maddenin en düzensiz halidir ve sadece gazlar (tanecikler arasındaki boşluk fazla olduğu için) sıkıştırılabilme özelliğine sahiptir.
Gaz maddeler: Hava gibi yani uçucu özelliğe sahip maddeler gaz maddeler olarak adlandırılırlar. Oksijen, karbondioksit, vd.
Gaz maddelerin özellikleri
Gazlar bulundukları kabı tamamen doldururlar. Balonun şişirilmesiyle her yerinin hava ile doldurulması gibi.
Gazların belli şekilleri yoktur. Tekerlek şişirildiğinde tekerleğin içindeki hava tekerleğin şeklini alması gibi.
Gaz maddeler akışkan özelliğe sahiptirler. Şişirilen balonun herhangibir yerinden sıkıldığında içindeki hava balonun diğer bir tarafına akar ve orada yoğunluk oluşturarak şirir.
Gaz maddeler bulundukları ortamda hızla yayılır. Üstümüze sıktığımız bir parfümün başka bir oda yada ortamda hissedilip kokması gibi.
Basliklara geri don Plazma
Gaz halindeki maddeye enerji vermeye devam edersek, atomların dış kabuklarındaki elektronlar atomdan ayrılmaya başlar. Bu durumda madde, artı ve eksi yüklü parçacıklardan oluşan yüksek enerjili bir gaz haline gelir. Artı ve eksi yükler, birbirlerini çekmelerine rağmen, birleşerek nötr bir atom oluşturamazlar çünkü parçacıkların kinetik enerjileri, aralarındaki elektrostatik bağ enerjisinden fazladır. Güneş ve diğer yıldızlar (nötron yıldızları hariç) tamamen plazma halindedir. Plazma haline uzay boşluğunda da bolca rastlanır. Uzaydaki plazma çok daha soğuk olmasına rağmen, çok seyreltik olduğu için birleşerek nötr atomlar oluşturma ihtimali düşüktür.
Bir madde farklı sıcaklık ve basınç şartlarında üç halde de bulunabilir. Örneğin, saf su, H2O ile formüle edilir.
• Katı halde buz,
• sıvı halde su
• ve gaz halinde su buharı şeklinde bulunur.
Read more

Rüyada Yılan Öldürmek Ne Anlama Gelir?


Rüya tabirleri yılan öldürmek
melek
bende rüyamda yılan gördüm yılanlar bizim evin çatısından üstümüze doğru geliyormuş ama bu yılanlar çok büyük ve çok kalındı ve sonra bizde komsularl bunları öldürüyormuşuz ama bn çok korktum bu rüyadan bıçaklarla hemde bıçaklarla saldırıp öldürüyoruz ayy çok etkileyciydi.
Rüya tabirleri yılan öldürmek
Rüyada, yılan öldürdüğünü gören düşmanına üstün gelir.
Rüyada, yılanla boğuşup öldürdüğünüzü görmek; bir düşmanınızı yeneceğinize,
Rüyada, yılanı öldürüp eliyle yerden kaldırdığını veya parçalayıp öylece kaldırdığını gören, düşmanına üstünlük sağlar ve malini alır.
Rüyada, Yastığı veya yatağı üzerinde bir yılanı öldürdüğünü görenin, esi vefat eder.
Rüyada, Kendi döşeğinde bir yılan öldürdüğünü gören kimsenin hanimi vefat eder. İki parça edilmiş yılanın parçalarım eline aldığını gören kimse, düşmanı bulunan bir kimseden istifade eder.
Rüyada, Bir kimse bir yılan öldürdüğünü görse, bir kadınla evlenir.
Read more

Atatürk'ün Eğitim Alanında Yaptığı Yenilikler Nelerdir?


Atatürkün eğitim alanında yaptığı yenilikler
Atatürkün Eğitim alanında yapmış olduğu çalışmalar ve yenilikler ile gelecek nesillere ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sağlam ve eğitimli bireyler kazandırmaktı. Atatürk’ün eğitim alanında yaptığı yenilikleri kısaca açıklamak gerekirse;
# 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ilan edildi. Eğitim öğretim laikleştirildi. Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Medrese ve okul ikiliğine son verildi
# 1 Kasım 1928’de Latin alfabesi kabul edildi.
# 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu kuruldu.
# 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu.
# 1924’te Topkapı Sarayı müze haline getirildi. Aynı yıl Etnografya Müzesi ve Güzel Sanatlar Akademisi açıldı.
# 1933’te İstanbul Üniversitesi ve Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı.
Atatürk ulusal eğitimin yaygınlaşması için; eğitime ve öğretmenlere çok işin düştüğünü belirterek 24 Mart 1923 günü Kütahya lisesinde yaptığı konuşmada şunları söylemiştir: Toplumumuzu gerçeğe ve mutluluğa eriştirmek için iki orduya gerek vardır. Biri, vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran irfan ordusu.
Eğitimin temel görevinin devletin varlığını sürdürmek olduğunu bilen Atatürk, 27 Ekim 1922 günü yaptığı konuşmada “çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun onlara temel olarak şunları öğreteceğiz: 1) Ulusuna 2) Türkiye devletine 3) Türkiye büyük millet meclisine düşman olanlarla savaşma gereği.
Büyük eğitimci ve devlet adamı olan Atatürk ün eğitim ve eğitimciye verdiği önemden sonra Türk eğitim modelinin geliştirilmesinde dikkate alınması gereken temel ilkeler vardır. Bu ilkeler incelendiğinde görülecektir ki Atatürk ün eğitimle ilgili düşünce ve görüşleri bu günden daha moderndir. Eğitimde bize yol gösteren ilkeler şunlardır:
1. Eğitimimiz ulusal olmalıdır.
2. Eğitimimiz bilimsel olmalıdır.
3. Eğitimimiz uygulamalı olmalıdır.
4. Eğitimimiz karma olmalıdır.
5. Eğitimimiz laik olmalıdır
Tabi bu ilkeler günümüzde uygulananım derecesi nedir o tartışılır. Ancak Türk eğitim sistemimizin daha ileri olması için bu ilkelerin uygulanması gerektiği söylenebilir.
Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
Yozlaşmış kurumlardan biri olan medreseler kapatılmış, öğretim birleştirilmiş(tevhid-i tedrisat kanunu), yeni Türk harfleri kabul edilmiş, yüksek öğretimler kurumları düzenlenmiştir. Atatürk Osmanlıdaki eğitim sistemini toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği görüşündedir. Bu nedenle modern eğitim sisteminin oluşturulmasına karar vermiştir. Bu konuda Arap alfabesinin kaldırılması ile eğitimde modernleşme hareketleri hız kazanmıştır.

Atatürkün eğitim alanında yaptıkları
• Eğitim milli olmalıdır.
• Eğitim bilime dayanmalıdır.
• Eğitim işe yarar ve üretici olmalıdır.
• Eğitim halkı cehaletten kurtarmalı onun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmeli yeteneklerini ortaya çıkarıp geliştirmelidir.
• Eğitim karma olmalıdır.
• Eğitim laik olmalıdır.
• Eğitim fırsat eşitliği sağlamalıdır.
• Eğitim modern fakat disiplinli olmalıdır.
• Eğitim sisteminde halk eğitimine önem verilmelidir.
Atatürk döneminde eğitim kurumlarmız yeniden yapılandırılarak, devletinin amaçlarına hizmet edecek şekilde düzenlenmiştir. Atatürk’ün eğitim düzeylerine ilişkin görüşleri ise şöyledir.
I. İLK ÖĞRETİM
Atatürk’e göre yaygın bir bilgisizlik vardır ve bunu süratle ortadan kaldırmak gerekir. O “bir milletin yüzde onu-yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni okuma yazma bilmezse bu ayıptır, bundan insan olarak utanmak lazımdır” der. Görüldüğü gibi çağdaş eğitim anlayışının sloganı olan “eğitimde fırsat eşitliği” Atatür’ün öncelikli hedefleri arasında idi.
4-11 eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Sivas kongresin’de, “Türk halkı iyi bir eğitim görmeli ve iyi bir hükümete sahip olmalıdır. Eğitim okul demektir. Türk köylüsünün pek azı okur-yazardır. Ama bu köylüler gelişmeye isteklidirler. Çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını, müslümanlığın yüksek değerleri ile kuşanmasını isterler” şeklindeki sözleriyle de Atatürk, öğretimin yaygınlaştırılması fikrini daha işin başında savunmuştur.
Eğitim alanındaki ilk köklü yasal devrim 3 mart 1924′de “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile başlar bu kanunla medrese, mektep ikiliği ortadan kaldırılmış, öğretim birliğine geçilmiştir. Bu şekliyle Türk Eğitim Sistemi Milli Eğitim Bakanlığının denetimine alınmıştır. Bu değişikliğin sonucu olarak okullarda dini eğitime son verilmiş ve laiklik ilkesi uygulanmıştır. Medreseler kapatılmış ve eğitim kurumları modern eğitime göre yeniden düzenlenmiştir. Diğer taraftan yabancı okulların kontrölsüz davranışları engellenmiş ve bu okulların da Türk Milli Eğitiminin amaçları doğrultusunda öğretim yapmaları sağlanmıştır.
Dünyaca ünlü modern eğitimcilerden Amerikalı J. Dewey, Alman Kühne ve Belçikalı Omer Buyse Türkiye’ye çağrılarak eğitim yapımızın modernleştirilmesi konusunda görüşlerinden istifade edilmiştir. 1926′da modern eğitim anlayışına göre hazırlanmış Eğitim Programları uygulamaya konulmuştur. Bu yeni programlarda güncellik, yöresellik, hayatilik ve çocuğa görelik ilkelerine uyulmuştur ve çocuğun yaparak-yaşayarak öğrenmesi esas alınmıştır.
1 Kasım 1928 de yeni harf kanunu ile %0′a inmiş olan okuma yazma oranı hızlı bir okuma-yazma seferberliği başlatılarak bu oran 1936′da %17′lere yükseltilmiştir. Atatürk, çocukların serbestçe konuşmaya düşündüklerini duyduklarını, olduğu gibi ifade etmeye teşvik edilmesi gerektiğini, böylece onların hem hatalarını düzeltme imkanı bulacaklarını hem de ileride yalancı ve riyakar olmalarının önüne geçilmiş olacağını vurgulamıştır (Akyüz, 1994).
II. ORTA ÖĞRETİM
Atatürk dönemide orta öğretimde de pek çok gelişme sağlanmıştır. Ortaokul öğretmenliği yasalarla bir esasa bağlanmış ve hangi niteliklere sahip kişilerin öğretmen olabileceği belirlenmiştir. 13 Mart 1924′de kabul edilen 439 sayılı yasa ile orta dereceli okul öğretmenlerinin mesleki güvenceleri sağlanmıştır. 1926-1927 yılından itibaren orta eğitim kurumlarında karma eğitim yapılması kararlaştırılmış, böylelikle kız ve erkek öğrencilerin bir arada eğitim görmeleri gerçekleştirilmiştir. 1929-30 ders yılı başından itibaren Arapça ve Farsça dersleri kaldırılarak bunların yerine Almanca, İngilizce ve Fransızca derslerinin getirilmesi sağlanmıştır.
1923-1938 yılları arasında orta okullardaki öğrenci sayısında %1463, liselerde ise %2015′lik bir artış olmuştur. İlk okulu tamamlayıp orta okula devam etmek isteyenlere yeni imkanlar sağlanmıştır.
III. Mesleki Eğitim
Atatürk, Osmanlı Türklerinin memur olma hevesini eleştirmiştir. Memur olma hevesi; ticaret, sanayi ve iş dünyasının Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer yabancıların elinde kalmasını sağladığını söylemektedir. Bu nedenle ilk ve orta öğretimin insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi vermesi için önlemler alınmalıdır. Fakat bu o kadar pratik tarzda olmalıdır ki çocuk okuldan mezun olduğu zaman bir iş yapabileceğine inanmalıdır.
Atatürk, teknik eğitim konusunda sürekli söylevleri ile yol gösterici olmuştur. Örneğin “sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözü ile sanatın önemini vurgulamaktadır. Ayrıca Atatürk, sık sık sanat okullarını ziyaret ederek çalışmaları teşvik ederdi. İzmir’e iki ay arayla gitmesine rağmen her iki gidişinde de İzmir Sanat Okulu’nu ziyaret etmiş yetkililerden bilgi almıştır.
Modern Türk kadınının bilgi, beceri ve davranış yönünden gelişmesini amaçlayan Kız Enstitüleri (bu günkü Kız Meslek Liseleri) açılmıştır. 1923-1938 yılları arasında teknik öğretimdeki kız öğrencilerinin sayısında %225′lik bir artış sağlanmıştır (Karagözoğlı 1985).
IV. Yüksek Öğretim
Ataürk’ün amacı; yüksek öğretim gençliğinin milli şuura sahip ve modern kültürlü olarak yetişmesi idi.
Atatürk 1 Ekim 1937′de meclis açış konuşmasında “yurdu şimdilik üç kültür bölgesi durumunda düşünürsek, Batı bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlamış olan programı daha da köklü bir biçimde uygulayarak Cumhuriyete gerçekten modern bir üniverisite kazandırılmalıdır. Orta Bölgesi için Ankara Üniversitesini az zamanda kurmak gerektir. Doğu bölgesi için Van gölünün en güzel kıyısında her alanda eğitim veren bir üniversite kurmak için şimdiden girişimlere geçilmelidir.” (İnan 1993) şeklinde bir plan sunmaktadır. Ne yazık ki doğumunun 100. yılında ancak Van’da bir üniversite kurulabilmiştir.
Atatürk döneminde pek çok fakülte eğitim-öğretim yaşamımıza girmiştir. Bunlar:
• 1925′de daha sonra Ankara Üniversitesinin fakültelerinden biri olacak Ankara Hukuk Fakültesi,
• 1927′deorta dereceli okullara öğretmen yetiştirmek amacıyla Gazi orta Öğretmen Okulunu,
• 1933′de İstanbul Darülfununu kaldırılarak yerine kurulan İstanbul Üniversitesi, 1933′de ileride Ankara Ziraat Fakültesi’ni oluşturacak Yüksek Ziraat Enstirüsü 1934′de Milli Musiki ve Temsil Akademisi (bugünkü Devlet Konservatuvarları), 1935′de Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi,
• 1936′da Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye Mektebini),
• 1937′de İstanbul’da İktisat Fakültesi dir.
Atatürk döneminde fakülte ve yüksek okul sayısında %111′lik bir artış sağlanmıştır. 1923′de yüksek öğretim kurumlarımızda hiçbir bayan öğretim elemanı yokken 1938′de 99 kadın öğretim üyesinin olması önemli bir gelişmedir

Read more

Dünyamızın Katmanları Nelerdir? Katmanların Özellikleri


Dünyamızın Katmanları
Dünya üzerinde yaşadığımız katman gibi tamamen katı maddelerden oluşmamıştır. Dünya; gaz katmanı, su katmanı, yer kabuğu ve çekirdek olmak üzere 5 katmandan oluşur.
Dünyanın katmanları;
1: Gaz katmanı (Atmosfer)
2: Su katmanı (Hidrosfer)
3: Yer kabuğu (Litosfer)
4: Magma katmanı (Pirosfer)
5: Çekirdek katmanı (Barisfer)
Basliklara geri don ATMOSFER (Basliklara geri don HAVA KÜRE )
Dünyayı saran gaz tabakasıdır, hava küre adına verilir. Atmosferdeki değişik gazlar yer çekiminin etkisiyle çeşitli yükseltilerde tutulur. Yer çekiminin bittiği yerde atmosfer de biter. Uzay boşluğu başlar. Atmosferi oluşturan gazlar yer çekimi etkisiyle ağırlıklarına göre iç içe küreler biçiminde bulunurlar. Ağır gazlar (iki oksijen -azot-iki kobalt) gibi yere yakın alt tabakalarda hafif gazlar ise üst tabakalarda yer alır. ( Yerden 9km yükseltiden sonra yaşamaya yetecek oksijen bulunmaz. 17-18km sonra ise oksijen oranı iyice azalır ve bu katlarda ateş yakacak kadar bir oksijen kalmaz. )
Atmosferin kalınlığı, Dünyanın ekseni etrafında dönmesine bağlı olarak, kutuplarda az ekvatorda daha fazladır. Ortalama kalınlığı 10. 000km kadardır.
ATMOSFERİN ROLÜ
1)- İçerdiği oksijen aracılığı ile yaşama olanak tanır.
2)- Özellikleri sayesinde, Dünyanın fazla ısınmasını ve fazla soğumasını önler.
3)- Güneşten gelen kısa dalgalı zararlı ışınları süzerek dünyayı yaşanır hale getirir.
4)- Hava akımları yolu ile güneş alan yerlerin çok sıcak, olmayan yerlerin çok soğuk olmasını önler. Eğer atmosfer olmasaydı güneş alanı yerlerin tam olarak aydınlık ve çok sıcak, gölge yerlerin ise tam karanlık ve soğuk olması gerekirdi.
5)- Güneşten gelen enerjinin uzaya dönmesini önleyen bir örtü görevi görür. Atmosfer aynı zamanda güneşten gelen ışığın yansıyıp dağılarak gölge yerlerinde aydınlık olmasını sağlar.
1)- Basliklara geri don TROPOSFER : Atmosferin en alt tabakasıdır. ortalama13km kalınlığındaki troposfer yerden ekvatorda 16km kutuplarda 6km yüksekliktedir. troposferin kalınlığındaki değişme sıcaklıkla ilgilidir. (Ekvatorda ısınan hava genleşerek yüksektir. Kutuplarda ise soğuyan hava ağırlaşarak alçalır. )
* Atmosferdeki gazların %75′i bu katman dadır.
*Bütün meteorolojik olaylar burada görülür.
*Su buharının tamamı buradadır.
*Atmosfer aşağıdan yukarıya doğru ısındığından, yükseldikçe sıcaklık 100m. de 0, 5 santigrat derece düşer.
*Su buharı troposferin dışına çıkmadığından bütün iklim olayları burada görülür.
*Yükseldikçe ısı düştüğünden su buharı troposferin dışına çıkmaz.
2)-Basliklara geri don STRATOSFER :
*Sıcaklık her yerde -50 santigrat derecede sabittir.
*-Yatay hava hareketleri görülür.
*Su buharı olmadığından bulut oluşmaz.
3)-Basliklara geri don MEZOSFER :
a)-Ozonosfer:oksijen güneş ışıklarının etkisiyle (2oksijen) bünyesine bir molekül oksijen daha alarak (3oksijen) ozonu oluşturur.
Güneşten gelen canlılar için zararlı olan kısa dalgalı (mor ötesi, ultravole) ışınları ozon tarafından tutulur.
b)-Kemosfer:
* Yer yüzünden yükselen gazların bir kısmı lutra vole ışınlarının etkisiyle iyonlarına ayrılır. İyonlaşma sonucu ısı arttığından sıcaklık 100santigratderece çıkar.
*Güneşten gelen zararlı ışınların bir kısmı da burada tutulur.
4)- Basliklara geri don İYONOSFER :
* Gaz moleküllerinin lutra vole ışınlarının etkisiyle parçalanarak iyonlarına ayrışması sonucunda açığa çıkan enerji sıcaklığın 200 santigrat derece aşamasında yol açar.
* Atmosferdeki gazlar bu katmanda iyonlarına ayrılır.
* İyonosfer in üst katına “Egzosfer” denir.
* Egzosfer den sonra uzay boşluğu başlar.
Basliklara geri don ATMOSFERDEKİ GAZLAR :
1)-ATMOSFERDE HER ZAMAN BULUNAN, MİKTARI DEĞİŞMEYEN GAZLAR:
Azot % 78
Oksijen % 21
* Asal gazlar % 1 (neon, argon, helyum, kripton, hidrojen)
* Oksijen suda erime özelliği göstermesi, sularda canlı yaşama yol açar.
* Soğuk sularda oksijen oranı daha fazladır.
* Hava ısındıkça erimiş olan oksijen sudan dışarıya verilir. Onun için yaz mevsiminde deniz kıyılarında oksijen oranı azda olsa artar.
* Havadaki oksijen oranı yazın kışa oranla biraz daha fazladır.
2)- ATMOSFERDE HER ZAMAN BULUNAN, MİKTARI DEĞİŞMEYEN GAZLAR:
Ozon
Tozlar
* Ozon güneşten gelen zararlı ışınların yere ulaşmasını önler, çok azda olsa vücutta D vitamini oluşumuna olanak tanıyan ışınların geçmesine izin verir.
* Tozlar, havada fazla oldukları zaman görüşü ve solunumu güçleştirir.
* Tozlar, havada yoğunlaşma çekirdekleri oluşturarak, yağışın oluşumunu sağlar.
* Tozlar havada fazla miktarda bulundukları zaman renkli yağmurların oluşmasına neden olurlar.
3)- ATMOSFERDEKİ GAZLAR VE MİKTARI DEĞİŞEN GAZLAR:
Co2 su buharıdır.
* Atmosferde miktarı yer ve zamana göre en fazla değişen gaz su buharıdır.
* Su buharı oranı kıyılardan içerilere ve alçaklardan yükseklere çıkıldıkça azalır.
* Sıcaklık arttıkça su buharı oranı artar.
Su buharının etkileri:
1)-Yağışların oluşmasını sağlar.
2)-Atmosferin sıcaklık emmesi ve alt kısımlarının ısınmasını kolaylaştırır.
3)-Koruyucu bir örtü oluşturarak sıcaklığın uzaya kaçmasını azaltır.
4)-Su buharı boğazımızın ve derimizin fazla kurumasını önler.
5)-Hava içindeki bakterilerin yaşamasına olanak sağlar.
Basliklara geri don SU KÜRE (Basliklara geri don HİDROSFER )
Okyanuslar ve denizler:Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran çok büyük su kütleleridir. Denizler ise okyanusların kıta içlerine doğru uzanan kollarıdır. Okyanus ve denizleri birbirinden ayıran en önemli etmenler şunlardır:
* Derinlik
* Kapladıkları alan
* Tuzluluk
* Akıntı sistemleri
* Sıcaklık
* Karaların fiziksel özelliklerinde etkilenme
Her adanın belli bir kıtanın malı ve parçası sayılması gibi, her denizde belli bir okyanusun parçasıdır. Bu nedenle denizleri, okyanusla meydana getirdiği bağlantıya dayanarak üç kısma ayırırız.
a)- Kenar denizler:Okyanusların hemen yanında, kıtalara sokulmuş körfezler durumundadır. Örneğin; umman denizi vb.
b)- Karalar ve kıtalar arasında kalmış denizler: Bu tip denizlere en güzel örnek Akdeniz’dir. Okyanusla bağlantısı, bir eşik meydana getiren dar bir boğaz iledir. Afrika, Avrupa ve Asya kıtaları arasında kalan Akdeniz geniş anlamda Marmara, Karadeniz ve zad denizi de içine alır.
c) – Kapalı denizler: Bunlar aslında suları tuz olan göllerdir. Çünkü okyanusla hiçbir bağlantısı yoktur. Hazar denizi gibi.
Deniz sularının fiziksel ve kimyasal özelikleri:
Tuzluluk: Bir litre deniz suyunda erimiş halde bulunan madensel tuzların gr olarak ağırlığıdır. Örneğin: okyanusların ortalama tuzluğu 35’tir, denildiğinde, 1litre okyanus suyunda 35gr çeşitli erimiş madde bulunduğu anlaşılır.
Deniz suyundaki başlıca kimyasal maddeler şunlardır:
Sodyum klorür: %78, 32
Potasyum klorür: %1, 69
Magnezyum klorür: %9, 44
Magnezyum sülfat: %6, 40
Kalsiyum sülfat: %3, 94,
Toplam : 99, 79
Deniz suyunun tuzluluk oranı sıcaklığa bağlı olarak değişmektedir. Sıcaklık buharlaşmaya bu da tuzluluk oranın artmasına yol açar. Deniz suyu tuzluluk oranı ortalama %35tir. Deniz suyu tuzluluğunu çok azda olsa denize dökülen akarsular ve yağışlarda etkiler. Deniz suyu tuzluluğu en fazla olan deniz %65 ile Kızıldeniz, en az olan denizde %01 ile Baltık denizidir.
Yurdumuz da Akdeniz’den, Karadeniz’e doğru gidildikçe enleme bağlı olarak tuzluluk oranının azaldığı görülür. Aynı durum gidildikçe de gözlenir.
Basliklara geri don YER KABUĞU KATMANI
Yer kabuğu, çeşitli taş ve kayaların bulunduğu katmandır. En üst kısım toprakla örtülüdür. Bazı bölümleri ise sularla kaplıdır. Canlılar yer kabuğu üzerinde yaşarlar.
Basliklara geri don MAĞMA KATMANI
Magma katmanı, yer kabuğunun altındaki tabakadır. Sıcaklığı 2000 santigrat derecedir. Bu katman, yer kabuğunun ergimiş maddelerle çok sıkışmış gaz ve buharların bir karışımıdır.
Basliklara geri don ÇEKİRDEK KATMANI
Çekirdek katmanı yerkürenin en iç katmanıdır. Sıcaklık 5000 santigrat derecedir. Çok sıcak olduğu halde basıncın etkisiyle buradaki maddeler erimemiştir.

ATMOSFER
Atmosfer, Dünya’nın oluşumundan bu yana, çeşitli gazların karışımından oluşan ve gezegenimizi saran, binlerce kilometre kalınlıkta bir gaz kütlesidir. Atmosfer, yerçekimi etkisi ile Dünya’ya bağlı kalır. Yerçekimi dolayısıyla, havanın yeryüzüne yaptığı ağırlık “hava basıncı” olarak tanımlanır. Dünya’yı, Güneş’in zararlı ışınlarından koruduğu gibi, canlılar için yaşamsal önem taşıyan gazları da içermektedir. Atmosfer, Güneş’ten gelen ısıyı tutarak, havanın yeryüzüne yakın kesiminin ısınmasına; dolayısıyla hava koşullarının oluşmasına neden olur. Atmosfer’i oluşturan başlıca gazlar: nitrojen(azot) (% 78), oksijen (% 21), argon (% 0,934), karbondioksit(% 0,033) ve geri kalan (% 0,0033) miktarı ise, neon, helyum, kripton, ksenon, hidrojen, metan gibi gazlardır. Ayrıca, toz tanecikleri ve su buharı da bulunur.
Atmosferi oluşturan gazların; (su buharı ve ozon hariç) yerden 80 km ye kadar, temel özellikleri değişmez. Bu bölge, homosfer olarak adlandırılır. 80 km’nin üzerinde ise, atmosferik gazlar, molekül ağırlıklarına göre ayrışır. Bu tabakaya da, heterosfer denir. Atmosfer’in yoğunluğu, deniz seviyesinde en fazla olup, yükseklere çıkıldıkça azalır. Giderek, gezegenler arası uzayın, boşluk denecek kadar seyrek moleküllü hüviyetini kazanır. Bu nedenle, atmosfer’in üst sınırını, dolayısıyla kalınlığını kesin olarak tespit etmek mümkün değildir. Atmosfer’in, kütlesinin % 97′si, yeryüzünden 29-30 kilometrelik bir yükseklik içinde bulunur. Daha yukarılarda, gaz moleküllerinin yoğunluğu elbette çok azalır.
TROPOSFER 
Troposfer, atmosferin en alt tabakasıdır. Kalınlığı, kutuplarda 7 km, ekvatorda 17 km civarındadır. Bu farklılık, havanın kutuplarda, soğuyarak alçalması, ekvatorda ise ısınarak yükselmesinden kaynaklanır. İklim olayları, troposferin genellikle 3-4 km’lik alt katında, meydana gelir. Bunun başlıca sebebi, su buharının, troposferin alt katlarında olmasıdır. Bu tabaka, ısı değişkenliğinin en çok görüldüğü tabakadır. Troposfer, daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısındığından, yerden yükseldikçe her 100 metrede sıcaklık 0,5 °C azalır. Atmosferi oluşturan gazların, % 75′i, su buharının % 99′u, bu katmanda bulunur. Su buharı yoğunlaşması, enlemlere göre değişiklik gösterir ve büyük bölümü tropik enlemlerde yer alır. Su buharı, Güneş enerjisini ve yerden gelen ısı radyasyonunu emerek, sıcaklığın ayarlanmasında önemli rol oynar. Şayet, atmosferdeki bütün su miktarı, yağış olarak yere bir kerede düşseydi, Dünya’nın zemini, 2,5 cm derinliğinde suyla kaplanırdı.
Atmosfer ve yerküre arasındaki enerji alışverişinin, neredeyse tamamı bu katmanda meydana gelir. Ayrıca genel bir ısınma olarak adlandırılabilecek olan, sera etkisi de, atmosferdeki önemli gazlardan biri olan, karbondioksite bağlıdır. Doğal karbondioksit(CO2) döngüsü, yılda 70 milyar tondur. Ayrıca, insanların ürettiği milyarlarca ton CO2 de, buna eklenmektedir. Troposferden sonraki katman, 50 km yüksekliğe kadar yükselen stratosferdir.
STRATOSFER-OZON TABAKASI
Buradaki hava, kuru ve daha az yoğundur. Yeryüzünden gelen ısı etkisi, yükseldikçe azalır. Sonuç olarak, yükseldikçe havanın daha da soğuması gerekirken, stratosfer daha sıcaktır. Troposferin sınırında(ortalama 11km yükseklikte) hava sıcaklığı, yaklaşık -56 °C iken, stratosferin sınırında (ortalama 50 km) 0 °C civarındadır. Demek ki bu katmanda bir enerji kaynağı var. O da, Güneş’ten gelen, morötesi (ultraviyole-UV) ışınlarının, yüksek frekanslı kısmını soğuran ozon tabakası.
Yeryüzündeki hayatı, bu ışınların zararlı etkilerinden koruyan, stratosferde oluşan ve yaklaşık 12 km kalınlığında olan ozon tabakasıdır. Ancak bu tabakada, ortalama 2-3 mm kalınlığında, çok yoğun bir halka vardır ki; adeta Dünya için bir zırh görevi yapmaktadır. Ozon tabakasının, iki önemli işlevi vardır: Birincisi yeryüzündeki temel ısı dengesine yardımcı olmak, ikincisi zararlı UV radyasyonunun yeryüzüne ulaşmasına engel olmak. Ozon, atmosfer içinde, Dünya yüzeyinden 50 km yüksekliğe kadar olan kısımda yayılmış olsa da, stratosferdeki yoğunluğu çok fazladır.
OZONUN DAĞILIMI VE TROPOSFERE ETKİLERİ
Stratosferde, kısa dalga(yüksek frekanslı) mor ötesi ışınlar, oksijeni, ozona dönüştürür. Ozonun, atmosferdeki dağılımı farklıdır. Gazın % 90′ı stratosferde tutulur, geriye kalan % 10 troposferdedir ve bu % 10′un, ancak onda biri, yer yüzeyine yakın bölgelerdedir. Yapılan araştırmalar, son zamanlarda, troposferin yeryüzüne yakın bölgelerinde, ozon miktarı artarken, stratosferdeki ozon tabakasında, azaldığını göstermektedir.
Ozon tabakasındaki incelme, mor ötesi ışınlarının, Dünya’ya ulaşması dışında, troposferi de etkilemektedir. Stratosfer soğurken, troposfer gittikçe ısınmaktadır. Stratosfer, troposferin yalnızca sıcaklığını etkilemekle kalmaz, hava basıncını da etkiler. Çünkü troposferde, ne zaman bir alçak basınç bölgesi oluşsa, stratosferde de, aynı anda yüksek basınç bölgesi oluşur. Yani, alçak basınç bölgesindeki hava yükselince, yarattığı etki, üst katmandaki ters etki ile dengelenir. Tersine, alt katmandaki hava alçalır ve yoğunlaşırsa, yüksek bölgedeki basınç düşer. Troposferden stratosfere geçen parçacık, uzun süre yeryüzüne dönmeden, birkaç yıl orada kalabilir. Örneğin, büyük volkanik patlamalardan oluşan küller, stratosferde korunur ve küresel soğuma işlemine sebep olur.
MEZOSFER
Mezosferde, 50 km’den daha yukarıda, ozon yoğunluğu, birden bire azalır ve üst sınırda (yaklaşık 80 km de) sıcaklık, -93°C’a kadar düşer. Mezosferde rastlanan incecik zar gibi buz tabakaları, bu yükseklikte bile su buharı bulunduğunu gösterir. Daha da yükseğe çıkıldığında, atmosferin yapısının, büsbütün değiştiği gözlenir. Alt katmanlar için fiziksel, orta katmanlar için kimyasal süreçler, tipik özellik arz ederken, üst katmanlarda, tamamen farklı olaylar gelişir.
Mezosferde, hava basıncı ve yoğunluğu, en düşük seviyededir. Mezosfer tabakası, yeryüzünü uzaydan gelen meteorlardan korur. Meteorlar, bu tabakaya girdiklerinde, yanarlar. Bu yükseklikte, nefes alacak oksijen yoktur.
İYONOSFER VE TERMOSFER
Güneş’ten kaynaklanan güçlü enerji yayılımı, molekülleri ayırır. Böylece elektronlar ve iyonlar oluşur. Bu nedenle, 80 km’nin üstündeki bu tabaka; iyonosfer, ya da termosfer, olarak adlandırılır. Termosferde, Güneş’ten gelen elektromanyetik dalgalar, yansıtılır. Bu katmandaki tüm hareketler, Güneş’ten gelen elektrik yüklü parçacıklardan kaynaklanır. Atmosferde, saatteki hızı 1000 km’ye kadar çıkan bu parçacıklar, ışık yayan cisimlere dönüşürler. “Kutup ışığı”, bu şekilde meydana gelir. Ne kadar yükseğe çıkılırsa, Güneş ışınlarının etkisi de, o kadar artar. 600 km yükseklikte, sıcaklık da, yaklaşık 1000°C’dir. Termosferin ötesinde, seyrelme devam eder ve gezegenler arası gazlarla karışır.
HİDROSFER (Su Küresi)
Hayatın kaynağı sudur. İnsan vücudunun % 55-60 sudan oluşmaktadır. Su, bütün yaşam sürecinde, en temel maddedir. Su çevriminin başlama noktası yoktur. Su çevrimini, harekete geçiren Güneş, okyanuslardaki suyu ısıtır, ısınan su, buharlaşır. Yükselen hava akımları, su buharını, atmosfer içinde yukarıya kadar taşır. Orada bulunan daha soğuk hava bulutlar içinde yoğunlaşır. Hava akımları, bulutları dünya çevresinde hareket ettirir. Bulutların içinde, damlaları taşıyan toz zerreleri, bir araya gelerek, büyürler ve yağış olarak gökyüzünden düşerler. Bazı yağışlar, kar olarak Dünya’ya geri döner ve donmuş su kütleleri halinde, binlerce yıl kalabilecek olan buz dağları ve buzullar şeklinde birikebilir.
Ilıman iklimlerde, ilkbahar geldiğinde, çoğu zaman kar örtüleri erir ve eriyen su, erimiş kar olarak, toprak yüzeyinde akışa geçer ve bazen de sellere sebep olur. Yağışın çoğu, okyanuslara, ya da toprağa düşerek, yerçekiminin etkisiyle yüzey akışı olarak akar. Akışın bir kısmı, vadilerdeki nehirlere karışır ve buradan da nehirler vasıtasıyla okyanuslara doğru hareket eder. Yüzey akışları ve yeraltı menşeli kaynaklar, tatlı su olarak, göllerde ve nehirlerde toplanır. Bütün yüzey akışları nehirlere ulaşmaz. Akışın çoğu, sızarak yeraltına geçer. Bu suyun bir kısmı, yüzeye yakın kalır. Yeraltı suyu boşaltımı olarak, tekrar yüzeydeki su kütlelerine ve okyanusa katılır. Bazı yeraltı suları, yer yüzeyinde buldukları açıklıklardan, tatlı su kaynakları olarak tekrar ortaya çıkarlar. Sığ yeraltı suyu, bitki kökleri tarafından alınır ve yaprak yüzeyinden terlemeyle atmosfere geri döner.
DÜNYA’DAKİ SUYUN DAĞILIMI
Dünya’daki, yaklaşık 1milyar 386 milyon kilometre küp toplam suyun, % 96′dan fazlasının tuzlu su olduğu bilinmektedir. Bütün tatlı su kaynaklarının, % 68′inden fazlası, buz ve buzulların içinde hapsedilmiştir. Tatlı suyun, kalan % 30′u ise yeraltındadır. Nehirler, göller gibi yüzeysel tatlı su kaynakları, dünyadaki toplam suyun, yaklaşık % 1′inin 1/700′ü olan 93 100 kilometre küptür. Bununla birlikte, insanların, her gün kullandığı su kaynağının çoğunu, nehirler ve göller teşkil etmektedir.
OKYANUSLARDA SU AKINTILARI
Okyanus akıntıları, okyanus sularının hareketleridir. Bu hareketler, okyanuslara akan büyük nehirler gibidir. Okyanus akıntılarına sebep olan, çeşitli faktörler vardır. Okyanus yüzeyinde gözlenen ve rüzgârların neden olduğu akıntılara, yüzey akıntıları denir. Yüzey akıntılarının şekli, kendisine neden olan rüzgârın şekline benzemektedir. Kuzey yarımkürede yüzey akıntıları, saat yönünde iken, güney yarımkürede saatin tersi yönündedir. Bu akıntılar, dünyanın dönmesinin, yollarını değiştirmesinden dolayı, kuzey-güney yönünde değildir.
Gulf stream, kuzey Amerika’nın doğu kıyılarından kuzeye akan en büyük yüzey akıntısıdır. Bu sıcak su akıntısı, İzlanda ve İngiliz adalarındaki iklimin ılıman kalmasına neden olmaktadır. Gulf stream, üzerindeki havayı ısıtır ve toprak üzerindeki sıcak hava kütlesi, yumuşak hava oluşturmak için hareket eder. Gulf stream, kuzey Avrupa’daki yağmurlu havadan ve buzulların erimesinden sorumludur. Diğer yandan, bazı yüzey akıntıları, kutuplardan ekvatora doğru hareket ederek, beraberinde soğuk havayı taşırlar. Bu akıntıların ulaşmadığı bölgeler, daha sıcak bir iklime sahiptir.
Okyanuslardaki derin su akıntıları, yoğunluk farklılıklarına neden olur. Tuzlu sudaki, tuz oranı arttıkça yoğunluk artmaktadır. Yoğunluğu yüksek olan su, yoğunluğu daha az olan suyun altına çökerek, yoğun bir akıntıya sebep olur. Atlas okyanusundaki yoğun akıntıların, üç seviyesi vardır. Bu akıntının iki tanesi güney kutbundan, biri ise kuzey kutbundan gelmektedir.
Akıntıların, balıkçılık üzerinde büyük etkileri vardır. Çünkü sıcak ve soğuk akıntıların karşılaştıkları yerlerde, bol miktarda oksijen, yosun ve plankton bulunur. Buralar balıkçılık için elverişlidir. İngiltere, Japonya ve Norveç, balıkçılıktan yararlanan ülkelerdir. Ayrıca, soğuk ve sıcak akıntıların karşılaştıkları yerlerde tehlikeli sisler oluşur.
LİTOSFER (Taşküre)
Yerküremiz; kabuk, manto ve çekirdek kısımlarından oluşur. Manto ve çekirdek ayrıca, iç ve dış olarak nitelendirilen, ikişer kısma ayrılır.
KABUK
Kabuğun kalınlığı, değişkendir. Kıtalarda 35-70 km, okyanus tabanlarında 5-10 km kadardır. Zirve noktası, Himalayalarda, 8.850 m yüksekliğindeki Everest tepesidir. En çukur nokta, Pasifik Okyanusu’nun 10.911 m derinliğindeki, Mariana Çukurudur. Yapısı genelde, aluminosilikat ağırlıklıdır. Kıtasal kısmı, çoğunlukla granitten oluşuyor. Yani bu kayalar bolca, açık renkli anlamında felsik olarak nitelendirilen feldspar ve kuartz minerallerini içeriyor. Okyanus tabanlarındaki kabuk ise, bazalt ağırlıklı. Kıtasal ve okyanus dibi kabuklarının kalınlığı ve birleşimi yanında ortalama yoğunlukları da farklıdır. Kıtasal kabuğunki, 2,8 gr/cm3 okyanus kabuğunki, 3,3 g/cm3 Daha ince olan okyanus kabuğunun, daha yoğun olması, kıtasal kabuğu, bir bakıma dengeliyor.
MANTO
Manto; demir, magnezyum ve silikondan oluşmaktadır. Manto, sıcak ve katı tabakadır. Manto’nun üst kısımları, hem katı, hem de bir sıvı gibi davranır. Manto’nun etrafında, üzerinde yaşadığımız, ince bir kaya olan dış tabaka vardır. Buna kabuk denir.
Kabukla birlikte, mantonun, katı ve elastik olan dış kısmından oluşan katmana, litosfer denir. Litosferin hemen altında, sismik dalgaların hızında, bir artış vardır. Kaya tipinin, görece az yoğundan, çok yoğuna geçişine işaret eden bu sıçrama bölgesine, Mohorovicic süreksizliği deniyor. Bu süreksizliğin, kıtalar altındaki, 15-20 km ila, 70-80 km arasında değişen ortalama derinliği, 35 km Okyanusların altında ise, tabanın 7 km altındadır. Dolayısıyla, dünyaya göre litosferin kalınlığı, yaklaşık olarak, yumurtaya göre, kabuğunun kalınlığı kadar incedir. Geçmişte, yerkabuğunda bir delik açarak, manto’ya ulaşma önerileri yapılmıştı. Sovyetler Birliği zamanında, Kola yarımadasında, bu amaçla bir delik açılmaya çalışılmıştır. Ancak maliyetler, derinlikle birlikte üstel olarak arttığından, 12 km’den sonra terk edilmiştir.
Kabuğun ardından, ağırlıklı olarak demir ve magnezyum silikatlarından oluşan 2900 km kalınlığındaki manto geliyor.
Derinlikle birlikte sıcaklık ve basınç artıyor. Kabuğun 100-200 km altındaki sıcaklık, kayaların ergime noktasına yakın. Ancak, basınç yüksek olduğundan, kayalar tümü ile eriyemiyor. Ve katı ile sıvı arasında, viskozitesi yüksek ve akışkanlığı az plastik bir halde bulunuyor. Litosferde bir çatlak veya oyuğun oluşması halinde atmosferin düşük basıncıyla karşılaştıklarında, hızla eriyip dışarı fışkırıyor ve volkan etkinliklerine yol açıyorlar.
Magma ve Bazalt Kayaların Mıknatıslığı
Magmanın, oluşan yarıklardan çıkan kısmı katılaşarak, yeni kabuk oluşturuyor. Çıkamayıp geri dönen kısmı ise, tekrar dibe dalarak, konveksiyon hücrelerini ayakta tutuyor. Bu yüzden, çıkıntı boyunca, iki tarafta dağ silsileleri oluşmuş durumdadır. Ve dipteki kabuk sürekli yenilenmektedir. Buna, deniz tabanının yayılması deniyor. Oluşan bazalt kayalar, bir miktar manyetik mineral içerdiklerinden, dünyanın manyetik alanı, o sıralar hangi yönde ise, o yönde mıknatıslık kazanarak donuyorlar. Öte yandan, manyetik kutuplar, periyodik olarak yer değiştirmektedir. Okyanus ortası çıkıntının iki yanındaki kayalar, çıkıntıya paralel şeritler halinde, değişik yönlerde mıknatıslanmış bölgeler sergiliyor. Eski kabuk ise, dalma bölgesi denilen yakınsak sınırlarda, mantoya dalıp eriyor.
Okyanus kabuğu, kıtasal bir plakaya karşı ilerlediğinde, daha yoğun olduğundan, alta dalarak, bir çukur oluşturuyor. Derine indikçe, ısınıp eriyor ve bu arada bulduğu çatlaklardan, geri fışkırıp, ada yaylarına vücut veriyor. Dalmaya devam eden parçaları ise, soğuk kütleler halinde, mantonun derinliklerine doğru yol alıyor. Bazen de, iki kıtasal plaka, yakınsak sınırda buluştuğunda, biri diğerine göre ağır basıp, alta dalamadığından, birbirlerini omuzlayarak, kırılmalara ve yükselmelere yol açıyorlar. Asya plakasıyla, Hint plakasının çarpışma sürecinde oluşan Himalayalar da olduğu gibi.
ÇEKİRDEK
2900 km derinlikte, mantodan çekirdeğe geçiş başlıyor. Çekirdek, iç ve dış çekirdek olmak üzere, iki parçaya bölünmüştür. Sıcaklık, 3700 °C’ yi, basınç da 125 Gpa(Giga Pascal veya milyar kg/m.s2)düzeyini aşıyor. Bu koşullar altında, nikel demir alaşımından oluşan dış çekirdek, erimiş olmak zorundadır. Bu yüzden 2300 km kalınlığındaki dış çekirdeğe girişte, % 30′a yakın bir yoğunluk artışına karşın, sismik dalgaların P türünün hızında, bir o kadar düşüş gözleniyor.
DÜNYA’NIN MANYETİK ALANI
Dış çekirdeğin sıvı hali, Dünya’nın manyetik alanın kaynağı görülüyor. Alttaki katmanlarda ise, sıcaklıklar, mıknatıslık özelliğinin ortadan kalktığı Curi sıcaklığı’nın üzerinde. Dolayısıyla, yerin manyetik alanını, atomların manyetik çift kutupluluğunun eşyönlüleşmesiyle açıklamak imkânsız. Geriye bir olasılık kalıyor. O da dış çekirdekteki sıvı akıntılarının yol açtığı, kendi kendisini ayakta tutan bir dinamo etkisi. Yerin, kendi ekseni etrafında dönmesi nedeniyle, dış çekirdeğin, alt ve üst yarısında oluşan, zıt yönler de spiral akıntılardaki sıvı demirin elektrik iletkenliğinin, zıt yönlü spiral akımlar oluşturduğu düşünülüyor.
5200 km’ye inildiğinde, sıcaklık 4300°C’yi aşarken, çekirdeğin iç kısmına girilmiş oluyor. 1200 km kalınlığındaki bu katman, hemen tümüyle demirdir. Sıcaklığın, dünyanın merkezinde, 5200°C’ ye ulaşmasına rağmen, basınç 325 Gpa’lı aşmış olduğundan, iç çekirdek katı haldedir.

Read more